Herkese merhabalar sevgili okurlarımız,
Öncelikle, şefkat dolu yürekleriyle bizlere koşulsuz sevgi veren annelerimizin “geçmiş Anneler Günü” demek istemiyorum; çünkü annelerin sadece bir gün değil, her gün hatırlanması gerektiğine inanıyorum. Bu vesileyle tüm annelerin Anneler Günü’nü kutluyorum.
Dergimizin elinizde olduğu haziran ayında ise sevgili babaların yürekleri şenlenecek. Babalar Gününüz kutlu olsun, koca yürekli, sevgi dolu kahramanlar!
Şu kocaman dünyada her tonda ses ve gürültü varken;
Sessizlik diye bir gerçek de var.
Herkes bilir sessizliğin de bir sesi olduğunu. Duyulmak istiyordur kimi zaman insanlar, anlaşılmak isteniyordur bazı zamanlar. Ama nafile çabalar bunlar... Duymak istemeyen, görmek istemeyen insanlar sarınca dört bir yanı, amaçsız kalıyor o sessiz kalışlar.
Dört tarafı denizlerle çevrili olsa da ne çare, maviye âşık olmadıktan sonra, özgürlüğün ufuktaki çizgisini aramadıktan sonra bir çare kalır o sessizliğe gömülmüş yürekler. Ne çok kadın, erkek, genç, yaşlı, çocuk var;
“Söylüyorum, anlatıyorum... Dinlemiyorlar ya da dinletemiyorum.” diyen.
Duygular dile geliyor da, sesli ya da sessiz, anlaşılıyor mu?
Duygu dediğimiz değer, yargılarımızdan biri. Pozitif olabildiği kadar, negatifi de olabiliyor. Ve bunu söylemek istemesek de, olumsuz duyguların fazlalığı günümüzde çok daha yüksek bir hâl almış durumda.
Empati duyuyor musun karşılaştığın kişilere, onların yaşadığı olaylara? Onların yerine koyabiliyor musun kendini? Yoksa direkt yargılama ya da eleştirme düğmesine basıp ilerliyor musun?
“Ben olsaydım aynı duygu durumunu mu sergilerdim?” diyerek, bunu düşünerek kaç olayda bir empati kurguladın?
Diye bir sohbet ortamında konu açılsa, %60’tan fazla bir kesim “Benim işlerim beni aşmış, onu da dert edemem.” diyormuş.
Empati kuramamak, sosyolojik açıdan bir maneviyat eksikliği.
Empati; bir kişinin, başka bir kişinin duygularını anlayıp, onlara karşı olumlu bir şekilde tepki vermesi olarak tanımlanır. İnsanlar arasındaki iletişimi kolaylaştıran ve ilişkilerin gelişmesine yardımcı olan önemli bir özelliktir. Eşduyum veya duygudaşlık isimleriyle de anılmaktadır.
Duygusal empati: Başkalarının duygularını hissetme becerisidir.
Bilişsel empati: Başkalarının düşüncelerini anlama becerisidir.
Peki, empati becerisi gelişebilir mi diye sorarsanız; Aktif dinleme ile karşımızdaki kişileri daha iyi anlayabilme olasılığımız çok daha yüksek olabilir. Grup çalışmalarında karşılaşılan farklı bakış açıları, farklı deneyimleri anlamlandırmakta fayda sağlayabilir.
İyi deneyimlerin yanında, kötü deneyimlere de açık olmak, empatinin gelişmesinde etkili olabilir.
Anlamı ve hissettirdikleri bakımından bana daha yakın olan terim: duygudaşlık.
Ailede, arkadaşlıkta, iş hayatında, sosyal hayatta ve hatta kendi hayat defterimde, duygudaşlık en özel yerdedir.
Karşımızdaki duyguyu anlayamamak, içerisinde biraz sabırsızlık, biraz da tahammülsüzlük barındırır. Hepimiz bu sabırsız anları yaşıyoruz ve hiç de fark etmeden geçiyoruz üzerinden.
Farkındalıkla yaşamanın hissini fark etmek, hayatınızda yeni bir dönemin başlamasına vesile olacaktır. Deneyimlemek ve bu deneyimde kalmak, sizin seçiminiz olacaktır. Hayatta her zaman değişikliklere yer vardır. Yeni bir “sen” için her zaman bir şans vardır.
Birbirimizi çok daha iyi anlayabileceğimiz günler bizimle olsun.
Instagram: burcuuzgucyalginkocluk
0 Yorum