Sağlıkta Uzman Dokunuş

Bize kendinizden bahseder misiniz?

Tabii ki. Ben Kulak Burun Boğaz uzmanıyım ve özellikle rinoplasti alanında çalışmalar yürütüyorum. İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra uzmanlık eğitimimi Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tamamladım. Meslek hayatım boyunca çeşitli devlet hastanelerinde ve üniversite hastanelerinde görev aldım. 2001’den bu yana aktif olarak sağlık sektöründe yer alıyorum.

Mesleki gelişimime önem veriyorum; bu nedenle ulusal ve uluslararası birçok kongre, seminer ve kursa katılarak güncel teknikleri yakından takip ediyorum. Aynı zamanda, rinoplasti ve yüz estetiği konularında bilimsel çalışmalara da katkıda bulunuyorum. Yüz Plastik Cerrahi Derneği, Türk Rinoloji Derneği ve Türk Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Derneği gibi meslek kuruluşlarının üyesiyim.

Doktorluk mesleği oldukça yoğun ve zorlayıcı bir alan. Size göre mesleğinizde karşılaştığınız en büyük zorluklar nelerdir?

Kesinlikle öyle. Tıp mesleği, uzun çalışma saatleri, yüksek sorumluluk ve zaman baskısıyla şekillenen bir alan. Gün içinde çok sayıda hastayla ilgilenmek, doğru teşhisi koymak ve en iyi tedaviyi sunmak oldukça yorucu olabiliyor. Fiziksel yorgunluk kadar zihinsel yorgunluk da önemli bir konu. Bunun yanı sıra, hastalarla kurduğumuz duygusal bağ bazen psikolojik olarak da zorlayıcı olabiliyor.

Peki, bu zorluklarla başa çıkmak için nasıl yöntemler uyguluyorsunuz?

Öncelikle zaman yönetimi çok önemli. Dinlenme süremizi verimli kullanmak, yeterli uyku almak ve sağlıklı beslenmek büyük fark yaratıyor. Aynı zamanda, stres yönetimi konusunda bilinçli olmak da şart. Ben düzenli egzersiz yapıyorum ve kendime vakit ayırmaya çalışıyorum. Meslektaşlarla dayanışma içinde olmak, deneyim paylaşımı yapmak da bize güç veren unsurlar arasında

Doktor-hasta iletişimi de büyük bir önem taşıyor. Bu süreçte yaşadığınız en büyük sıkıntılar neler?

Bazen hastalar veya hasta yakınları, sürecin zorluklarını tam olarak kavrayamayabiliyor ve bizden hemen sonuç almalarını bekleyebiliyorlar. Bu noktada, sabırlı olup onlara tıbbi süreci iyi anlatmak gerekiyor. Empati kurarak yaklaşmak, onların endişelerini anlamaya çalışmak çok önemli. Hasta iletişimi konusunda sürekli kendimizi geliştirmemiz gerekiyor.

Mesleğinizde etik ikilemler ve yasal sorumluluklarla ilgili zorlandığınız durumlar oluyor mu?

Tabii ki. Tıp etiği ve yasal düzenlemeler bazen zor kararlar vermemizi gerektirebiliyor. Bu gibi durumlarda meslektaşlarımızla istişare etmek, etik kurallara ve güncel hukuki düzenlemelere hâkim olmak büyük önem taşıyor. Çünkü her zaman en doğru kararı vermekle yükümlüyüz ve bu kararların hem hasta hem de meslek açısından en uygun şekilde olması gerekiyor.

Teknolojik gelişmelerin sağlık alanına entegrasyonu hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce tıp alanında ne gibi değişiklikler yapılmalı?

Teknoloji, tıp alanında büyük bir devrim yarattı. Elektronik sağlık kayıt sistemleri, yapay zeka destekli teşhis araçları ve uzaktan sağlık hizmetleri gibi yenilikler hasta bakım süreçlerini çok daha verimli hale getirdi. Ancak, hâlâ iyileştirilmesi gereken birçok nokta var. Örneğin, sağlık çalışanlarının iş yükünü azaltacak düzenlemeler yapılmalı, nöbet sistemleri iyileştirilmeli ve dinlenme süreleri artırılmalı. Ayrıca, hasta merkezli bakım anlayışını daha fazla benimsemek ve hastaları bilinçlendirmek de sağlık hizmetlerinin kalitesini artıracaktır.

Son olarak, sağlık çalışanlarının mesleki tükenmişlik yaşaması çok sık karşılaşılan bir durum. Bu konuda önerileriniz neler olurdu?

Evet, mesleki tükenmişlik bizim için büyük bir risk. Uzun saatler çalışmak, yoğun stres altında olmak ve duygusal yük taşımak zaman içinde motivasyonu azaltabiliyor. Bu nedenle iş-yaşam dengesini korumak çok önemli. Kişisel zamana yer ayırmak, hobilere yönelmek, düzenli egzersiz yapmak ve sağlıklı beslenmek tükenmişliği önleyebilir. Ayrıca, psikolojik destek almak ve meslektaş dayanışması içinde olmak da oldukça faydalı.

instagram: doc.dr.cengizarli

0 Yorum

Yorum Alanı

Lütfen gerekli Alanları Doldurunuz *