"İnanmak başarmanın yarısıdır." diyerek hayallerinin peşinden yola çıkan 12 yıllık mücadelelerle geçen esnaflık hayatını aşk ve maneviyatla güçlendirerek 13. yılında çok özel Home Couture bir dükkanla İzmit halkının beğenisine sunan Fatma Avdan ile Altın İğne'nin dünden bugüne gelen örnek alınası yolculuğu hakkında çok keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Fatma Hanım merhaba, kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Merhaba ismim Fatma Avdan. İzmit doğumluyum. 2009'dan itibaren bu işi profesyonel olarak yapıyorum. 12 yıllık esnafım. 13. yılımızda mayıs itibarıyla Altın İğne olarak İzmit'te hizmet vermeye başladık.

Altın İğne'nin hikayesi nasıl başladı?
Çocukluğumdan beri el işlerine, üretmeye, tasarlamaya çok ilgim vardı. Ayrıca aileden gelen el işine olan yatkınlığım da var fakat ailem benim dışarıda çalışmama çok karşıydı. 18 yaşımda bir yakınımızın atölyesinde ailemin özel izniyle çalışmaya başladım. O atölyenin sahipleri çok  nezih insanlardı ve beni çok severlerdi fakat diğer çalışanlarla çok sıkıntılar yaşadım. Çok üzüldüm, ağladım ama hiç yılmadım. Oradaki çok değerli 2 hocadan çok şey öğrendim. Hiç gurur yapmadan, sürüne sürüne, her işi yaparak işi öğrendim. Orada çalışmak bana çok şey kattı. Orada toplam 2 yıl çalıştıktan sonra evimize 2 makine alıp bir odayı atölye haline getirdik. Bu arada halk eğitim kurslarına gittim. Hem ev ekonomisine katkıda bulunuyor hem de kendimi geliştirmek için ev tekstilinde aklınıza gelebilecek her türlü işleri yapıyordum ama benim hiç küçük hayallerim olmadı. Hep çok şık, özel, tasarım bir mağazanın hayalini kurardım. Zaten hayali olmayanın yarını olmaz.

Yaptığımız işler çok beğenilip duyulmaya başladıkça ev beni tatmin etmedi ve ailemin de katkısıyla Derince'de küçük bir dükkân açtım. Bu işler sadece parayla yapılmıyor. Aşkla, sevgiyle yapmanız lazım. Bizim işimizde aşk ve maneviyat olmazsa olmazdır. Benim o yönüm de çok kuvvetli olduğu için ortaya şirin, şık, otantik bir dükkân çıktı. Orası benim için adeta bir okul oldu. Gözyaşlarımla, zorluklarımla, acılarımla bana çok tecrübe kattı.

Adımız duyulup müşteri potansiyelimiz arttıkça daha büyük ve işlek bir caddedeki dükkâna geçmek istiyordum ve 2016'da bu hayalime de kavuşmuş oldum. Orada da ilk zamanlar çok zorluklar çektim. Esnaflıkta acemiydim, yaşım küçüktü, dükkânın fiziki şartlarından dolayı çok üşüdüm, masraflar çoktu ama ailem maddi manevi hep arkamdaydı. İnanılmaz mücadeleler verdim.

1,5 - 2 yıl sonra biz büyümeye başladık. Elemanlar alıp yetiştirmeye başladım ve dükkânıma klima taktırdım. İnanın bu benim için çok önemli ve kıymetlidir. 7 yıl o dükkânda çok güzel tasarımlar yaptık. Doğru ürünleri, doğru adresleri araştırıp hep kendimizi yeniledik. İnanın pazar günü demeden, bayram demeden hep çalıştım. Esnaf olarak ürünlerinizin şıklığını ve kalitesini geliştirmezseniz yerinizde sayarsınız. Ben o dükkânda çıraklığımı tamamladım.

Fatma Hanım İzmit’te mağaza açma fikriniz nasıl oluştu?
Benim önceliğim hiçbir zaman para kazanmak olmamıştır. Benim en büyük hayalim zanaatkâr olup, üretken olup, en iyi şeyleri tasarlayıp milletime hizmet etmek, insanlara iş kapısı açmak ve usta yetiştirmekti. Marka olabilmek için kendimi ispatlamak, en önemlisi insanların bize ve işimizin kalitesine güvenmelerini sağlamaktı. Hep hayalim daha şık, daha geniş kitlelere ulaşacağım merkezi bir yere gelmekti. Ailemin, müşterilerimin, çevremdeki insanların hatta tedarikçilerimin talepleri doğrultusunda İzmit'i düşünmeye başladım. En çok da bulunduğum yerde kendimi ifade edemiyordum. Artık Altın İğne'yi, bu sevgiyi, maneviyatı, zanaatı herkesin hatta tüm Türkiye'nin duymasını istedim. Yine ailemin büyük desteğiyle özellikle kız kardeşim Havva'nın bana olan büyük güveniyle bu işe girdik. Ben buraya tamamen profesyonel bir şekilde girmek istedim. Burayı yaparken İstanbul'daki Muse Mimarlık ile çalıştık ve çok büyük yatırım yaptık.

Ben bu dükkânı bulup antlaşmayı yaptığımda çok ağladım. Acemiliğimi, gözyaşlarımı, üşümelerimi geride bırakıp profesyonel bir hayata adım atmıştım. Bu dükkânın bulunduğu sokak benim çok sevdiğim bir sokaktı. Eski bir hamamın olmasından sebep çok mistik, orijinal, nostaljik bir havası vardı. Ben eskiye çok değer veririm ve burası tam istediğim yerdi. Ben herkese şunu tavsiye ediyorum: İnanın ve vazgeçmeyin. İnanmak başarmanın yarısıdır. Ben bu kadar mücadele vermeseydim bu kadar sağlam temeller atılmazdı. Bir de ben her şeye sevgiyle, pozitiflikle bakarım. Hiçbir şeyin sebepsiz olmadığına inanırım. Sevgi ve aşkla baktığınızda Allah her şeyin karşılığını veriyor.

Ürünlerinizin çeşitliliğinden ve tasarım süreçlerinizden bahseder misiniz?
Ben işe ilk girerken hayalim; çok farklı tasarımlarla kızlarımızın çeyizlerini hazırlamaktı. Türk örf ve adetlerini bilen bir ailenin evladıyım ama bu işte hep farklı olmak istedim. Biz çeyiz amaçlı yola çıkmıştık ama iş büyüdü. Bir evde sizin zevkinize, ihtiyacınıza uygun kullanılabilecek her şeyi yapıyoruz. Ürün yelpazemiz o yüzden çok geniş. Çeşitlilik derken; yatak örtüsünden masa örtüsüne, sofra takımlarından salon ve banyo aksesuarlarına kadar ev tekstilinde aklınıza gelebilecek her şey var. Bu dükkânda çok özel ürünler yer alsın istedim. Maraş ve Antep işleri, beyaz delik işleri, iğne oyaları, ipek işleri dükkanımızın favorileri.

Ben Antep işi, Maraş işi ürünleri Maraş'tan temin ediyorum. Diğer el işlerini (iğne oyası, rokoko vs.) de İzmit'te, çevremizde bu işleri yapan ehli insanları bulup onlarla çalışıyoruz. Böylece evlerinde oturan kadınlarımıza da iş istihdamı sağlıyoruz. Ben kumaşta, dantelde yani hem ürün konusunda hem de tasarım kısmında inanılmaz kaliteciyim ve titizim. Bu konuda mütevazi olamayacağım. Asla kaliteden taviz vermem ve hep en iyi ekiple çalışırım. Yoksa asla bir marka olamazsınız.

Altın İğne Home Couture Mağazası’nı diğerlerinden ayıran farklılıklar nelerdir?
Biz esnaflığı ahilik olarak görüyoruz. Biz halka hizmeti Hakk’a hizmet düsturuyla yola çıktık. Müşterilerimiz bizim veli nimetimiz. İşimiz sadece  kaliteli ürün sunmak değil. Bizim önceliğimiz sevgi, hoşgörü ve samimiyet. Müşterimiz çok düşük bütçeli ürün de yaptırsa çok pahalı bir ürün de yaptırsa aynı hizmeti, hoşgörüyü, güler yüzü görürler.
İşimi ne kadar büyütürsem büyüteyim mutlaka müşterilerimi kendim ağırlarım. Gani Müjde'nin çok sevdiğim bir sözü var: "Yüzü gülmeyen kepenk açmasın." der. Esnaflık çok özel bir şey. Mutlaka yüzünüz gülecek ve dükkânınızı kimseye bırakmayacaksınız.

Kişiye özel ürünler hazırladığınızı biliyoruz. Bunları hazırlarken nelere dikkat ediyorsunuz? Ne tür taleplerle karşılaşıyorsunuz?
Bize gelen müşterilerin %70’i evlilik hazırlığı süreçleriyle geliyorlar. (söz, nişan, düğün hatta ileriki zamanlarda bebek hazırlıkları) Bunun haricinde tüm ev tekstil ürünlerinde A’dan Z’ye hizmet veriyoruz. Bize gelenler hep referans ve tavsiyeyle geldiler. Bu bizim için çok önemli. Ev tekstili ve tasarımında bilgisi olmayanlar her şeyi bizim tecrübemize bırakıyorlar.

Ayrıca çok sağlam, en iyi makinelerin olduğu bir atölyemiz var ve orada geçirme transferleri yapıyoruz. (Yani eski, büyüklerimizden kalan; dantel, kanaviçe, anglez, nakış, delik işlerini modernize ederek yeni tasarımlar yapıyoruz.) Bu iş modelimiz de çok talep görmekte.

Müşteri bize geldiğinde öncelikle onu tanırız, hikâyesini dinleriz. Onun ne hissettiğini ve ne anlatmak istediğini anlarız. Mobilyalarını, sofra takımlarını, hazırlayacaksak yemek takımlarını, sevdiği renkleri, tarzını sorarız. Her odanın tasarımını ayrı ayrı çalışırız. Onlar sadece düşündüklerinin değil, düşünmediklerinin bile cevaplarını bulup bize gönül rahatlığıyla işlerini teslim ediyorlar. Ben kime hizmet ettiğimi bilmezsem işimde başarılı olamam.

Gelecekle ilgili plan ve projeleriniz nelerdir?
Öncelikle buradaki atölyeme birkaç eleman daha alıp genişletmek istiyorum ama en büyük hayalim İstanbul'da şık bir yalıda sergi açmak. Bu aşkla yaptığımız, çok özel ürünlerimizi herkesin görmesini istiyorum ve çok şık, tarihi bir binada İstanbul ayağımızı oluşturmak istiyorum. Çok şubeleşmek kaliteyi düşürebilir ama İstanbul'da da bir şubemiz olursa zaten bizi tüm Türkiye hatta dünya bile tanır.

İşimin dışındaki en büyük isteğim ise evlenip çok güzel evlatlar yetiştirmek. Bu dünyadan geçerken zanaatımla bir miras bırakacağım ama güzel evlatlar yetiştirerek de arkamızdaki dua kapısı kapanmasın istiyorum.

Son olarak Grey okurlarına neler söylemek istersiniz?
Ben Grey dergisinde ruh, maneviyat, sevgi, huzur, samimiyet, iyi niyet gördüm. Benimle söyleşiyi yapan Arzu Hanım’ın vizyonu, dergiyle ilgili yüklendiği misyon, işini aşkla yapması beni çok etkiledi. En çok da laf olsun diye benimle söyleşi yapmadınız. Bunu yürekten hissettim. Fotoğrafçısından Arzu Hanım’a bu dergide emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum. Son olarak İzmit halkının hizmetindeyiz. Alışveriş yapmak zorunda değilsiniz. Bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır. Mutlaka herkesi kahvemizi içmeye bekliyoruz.

Adres: Ömerağa Mahallesi, Salim Efendi Sokak, Selim Efendi Apartmanı Site No: 10E D:0 K:Z 41100 İzmit Kocaeli
İletişim: 0538 945 27 43
Instagram: @altın_igne_home
mail: f.avdan2009@gmail.com

0 Yorum

Yorum Alanı

Lütfen gerekli Alanları Doldurunuz *